İK STRATEJİLERİ SEMİNERİ: BİR DEĞERLENDİRME

Açık ki, yıllardan beri gittiğim en dolu, en dişe dokunur toplantıydı. Buna Gezi ve ertesi forumlar dahil. Anlatıcı konu üzerine inanılmaz hakimdi, ona özel olarak teşekkür etmek isterim. Yalnızca konuya hakimiyet değil, aynı zamanda arka plandaki düşünsel doluluk da seminerin etkileyici ve işe yarar olmasını sağladı.

Seminerin özelliği, diğer bütün “teorik” ve “eğitici” toplantılardan farklı olarak, direk gündelik yaşamımızın ana parçalarından birine odaklanmasıydı. Muhalif beyaz ve mavi yakalıların kendi öz örgütlenmelerine ilişkin derin korkular taşıdıkları malum. Ve o korkuların görünürdeki tezahürü, “başkalarını kurtarma” sevdası. 

Bu noktada “halkına karşı sorumluluğu olan aydın” saçmalıklarından, kendi örgütlenmesi için çalışma yapmadan, başkalarının örgütlenmesine ön ayak olarak kendinin “devrimci” olduğu iddiasını devam ettirme şeklindeki psikolojik “loser”lığa kadar uzanan değişik psikolojilerle karşılaşıyoruz. Bu insanlarla zaman zaman benzer yerlere düşsek de, saiklerimizin aynı olmadığı çok açık. Stalinizmden sendika bürokratlığına, sekter sol örgütlenmelerden popülist kahramancılık oyunlarına kadar bir çok durumda, bu tip psikolojilerin başı çektiğini gözlemleyebiliriz. İşte seminerdeki bu odak, kendi yaşamlarımızı değiştirme, kendi olduğumuz yerlerde, işyerlerinde örgütlenme arzumuz, bu tip psikolojiler aşılıncaya kadar aynen sürmeli.

 

Seminerin konusu olağanüstü derindi. Şirketlerin yönetsel süreçleri hangi amaçlarla ve nasıl değiştirdikleri, Ulrich’in HR modeli, Hawthorne etkisinin incelikleri, Goffman’ın şemalar, psiokoloji ve ideoloji arasında kurduğu ilişki, Fayol, Taylor ve Weber’in klasik anlatısı ve fikirlerinin pratik uygulamaları vs. Bu bilgiler elde olmadan işyerlerinde örgütlenmeye çalışmak imkansız. En azından IWW’nun amaçladığı örgütlenmenin bunlar olmadan başarılması imkansız. Çünkü biz, çalışanların çıkarlarının sendika bürokratlarına emanet edileceği, işin kontrolü üzerine düşüncelerin ve uygulamaların “devrimden sonra”ya bırakılacağı, kendisine devrimci adı veren ve muhafazakar düşüncelerden, ağza sakız olmuş saçmalıklardan ibaret partilerin iktidar için yarışacakları bir devrimden çok daha ötesini arzuluyoruz.

Bu tip toplantıların, seminerlerin eğitimlerin devamı dileğiyle…
                                                                                                                                Yusuf Cemal