IWW İSTANBUL

KOPUŞ

3297757İşyerleri yalnızca toplumsal gücün yoğunlaştığı, değerin yaratılıp piyasaya verildiği yerler değildir. Aynı zamanda her biri küçük bir kozmostur. Topluma dair tüm ana göstergeler orada bulunabilir. Her fikir, egemenlerin, alternatif egemenlerin ya da muhalefetin tüm düşünceleri oralarda yoğunlaşır ve topluma dağılır. 

Taksici tayfasının mesela üçüncü köprü için canhıraş bir şekilde ileri geri konuşma durumunu düşünün. AKP’nin her “Kentsel Dönüşüm”e tabi tutacağı yerlerde, önce esnafları toplayıp onlara mallarının mülklerinin ne kadar değerleneceğini anlattığını, sonra o esnafların da bu fikrin neferi olarak nasıl çabaladıklarını düşünün. İşyerleri buna benzer bir konumdadır. Farkı, çalışanların toplumun diğer kesimlerinden bireylerle değil birbirleriyle konuşması, binlerce fikrin göreli olarak demokratik bir ortamda tartışılması ve bu fikirlerin çoğunun çıkarlarla birebir ilgili olmamasında yatar.

Biz de, örgütlenmeye çalıştığımız işyerlerinde bu fikir tartışmalarını sonuna kadar “fiştikleyen” kişiler konumundayız. Yalnızca kendi fikirlerimizi dışlanmaktan ya da damgalanmaktan korkmadan ifade ettiğimiz için değil. Aynı zamanda, insanların fikirlerinin gelişimi ve fikirlerin eyleme dökülebilmesi için bu tartışmaların olmazsa olmaz olduğunu bildiğimizden. Kobane’ye Dair: İşyerlerinden Notlar yazımızda yaptıklarımızı biraz anlattık.

Ama o yazıda sonuçlar çıkarmamıştık. Şimdi o işe girişebiliriz. Polemik yaparak ilgi çekme gibi bir niyetimiz yok. Ama yapmaya çalıştığımız işlerin karşısına binlerce kez denenmiş yollar adı değiştirilip ardından ısıtılıp ısılıtılıp tekrar konunca, ister istemez bu tip polemiklere girmek zorunda kalıyoruz.

Hem İŞİD’e ve Türkiye’de İŞİD ayarı örgütlenmelere karşı hem de şu an içinde yaşadığımız ve her geçen gün etkisi artacağa benzeyen şövenist atmosfere karşı “alternatif yaşamlar kurma” fikri kadar isabetsiz az fikir var. “İŞİD’e katılıp onu içerden değiştirme” ya da “Şövenist görünüp, sağ gösterip sol vurma” gibi taktikleri olan aklı evvel örgütler var olsaydı, bundan biraz daha saçma olabilirdi.

2712223

Nazi ideolojisinin fantazisi

 “Egemen fikirler egemen sınıfın fikirleridir!” Ama unutulmaması gereken şey, ideolojinin gerçekliğin karmaşıklığını indirgeyici rolüdür. Bir fantaziyi gerçekmiş gibi, tek ya da en azından asıl gerçekmiş gibi sunması. Örneğin AKP’nin ideolojisi, tamamen pragmatist bir tarzda sağ fantaziyi çeşitli şekillerde yeniden üretiyor. Defalarca tekrarladık, bir kez daha tekrarlayalım. Sağ, dış düşmanlar tarafından bozulan, çürütülen organik bir toplum hayali görür. Sol ise, o toplumun zaten antagonist çelişkiler tarafından paramparça olduğunun çoktan farkındadır.Sağ, düşmanlar temizlenirse güllük gülistanlık bir toplum olacağını sanar. Dolayısıyla, dış düşmanları ve onların içerideki maşalarını temizlemek en önemli görevdir. Sağ zaman zaman iç ve dışın sınır taşını bir oraya bir buraya koyarak, “iç”i genişletip daraltarak, sanki özgürlükçüymüş gibi davranabilir, oysa temelde yalnızca sınırlarla oynuyordur.

 
Sağcı Fantazinin Bir Numarası: AKP

Bunun en güncel örneği AKP’nin tüm “barışma”, tüm “açılım” politikaları. Bir anda, PKKlileri Zerdüşt ilan ettiği, islamcı bir Kürt muhalefeti (aslında muhalefet değil de, arzu halci) kurgusu yaptığı anları hatırlarsınız. Bu söylem değişikliği, KCK davalarının başlangıcına denk gelen bir manevraydı. Sonra o noktadan Alevi Kürtlerin Ermeni dönmesi olduğu noktasına gelmişlerdi. Aynı şekilde, Aleviler konusunda da benzer manevraları vardı. Ermeniler konusunda da.Sonuçta AKP, kimlik politikalarını nasıl yöneteceğini, çeşitli kimliklere nasıl umut verip, onları kendi arkasına alacağını iyi bildiğini düşünen bir burjuva parti. Gerçekçi olmak gerekirse, bu konuda AKP’nin eline hiç kimse su dökemez. Arkasına aldığı için değil, sonuçta hiç bir “açılım”, tüm bir kimliğin ya da önemli bir azınlığının AKP’nin arkasına geçmesine yol açmadı. Ama karşı tarafı ne yapacağını bilmez hale getirip, kimi zaman paralize ettiği çok açık.


Elinde devletin zor aygıtları, okulu, havuz medyası, binlerce bilinçli-yarı bilinçli destekçisi olan bir partinin -bu kimliklerden birisi kendini de yok edebilecek bir savaşa girmesi durumu haricinde- kimlik politikaları konusundaki manevralarının üstesinden gelineceğini sanmak çocukça umutlara sarılmak demek.AKP ancak kurduğu tarihsel bloğun bir parçasının onu teşhir edecek şekilde ondan kopması, onu tamamen bırakması sonucu yenilebilir. Burada, yenilmek deyince “Onu destekleyen egemen sınıf tarafından artık alternatifsiz olarak görülmemesi” durumundan, bizim tarafın çözümü olan devrim noktasına kadar her olasılığı kastediyoruz.


Bunun yolu açık. AKP’nin tarihsel bloğu, neo-liberal-pragmatist islamcı bir ideolojiyle birbirlerine yapıştırılmış alt ve üst sınıflar ve kimlikler bloğu. Bu bloğun en büyük -ama en kaale alınmayan- bileşeni, örgütsüz işçi sınıfı. Bu bileşenin, AKP karşıtı haline dönmesi AKP’nin işini kesinlikle bitirecektir. Bu bizim istediğimiz, arzu ettiğimiz çözüm. Diğer çözümlerin biri, küçük burjuvazinin ekonomik çöküş ve ardından gelecek şövenist bir dalgayla kudurarak mesela HEPAR’ın, BBP’nin ya da yeniden sokağa yönelecek MHP’nin etkisine girmesi. Bir diğer çözülme şekli, bütün bunlar olurken AKP’nin içine düşeceği ani bir liderlik krizi. İdeolojik olarak büyük bir çöküşü de ihtimal dahilinde görmek gerek: Bir tür Müslüman Kardeşler çözümü olan AKP kendisinden daha sağ bir demagojik odak tarafından silahsız bırakılabilir.
 
8294479

Şövenizmin fantazisi

İki Numara: Şövenizm

Şövenizm konusunu anlatıp durduk. Yepyeni analizlere gerek yok. 30 yıldır devlet Kürtlere yapmadığını bırakmadı ve bu sırada da ezilenleri çeşitli yollarla kötüledi. Kaçak elektrikten çok çocuklu olmaya, korkaklıktan terörizme kadar kullanılabilecek bütün klişeleri kullandılar. Ve tabi ki, egemen sınıfın fikirlerini benimseyen Türkler bu numarayı yedi. Peki onları bu şövenizmden kurtaracak ne olabilirdi? Kirli savaşın teşhiri şövenizmden kurtulmanın ilk adımı olabilirdi. Sonuçta bir insanın neden dağda ölüme gittiğine dair ilk empati bu noktadan başlamalıydı. Ama AKP, Ergenekon denen saçmalıkla bütün olanların üstünü örttü. Yalnızca örtmedi, aynı zamanda Kürtlerin çektiklerini demagojik bir halde sunarak, insanları bu acılara karşı kör ve sağır hale getirdi. Şimdi ya “geçmiş gitmiş” ya da “Oh iyi olmuş” noktasına geldi. Bu durum hesaba katılmadan, Kobane gösterilerine karşı Batı’daki faşist tepki düşünülmeden, bu şövenist fırtına anlaşılmadan yapılacak her türlü “barış” planı yalnızca kendi kendini kandırmaktır.Ve bu noktada görev yine bize düşüyor. Burada kritik nokta, yukarıda bahsettiğimiz sağcı fantazinin, yani organik Türk toplumuna karşı Kürtlerden gelen tehdit düşüncesinin niteliği değil. Nasıl AKP bir kaç değişik versiyonla aynı kalıbı kullanmışsa, burada şövenist odaklar yine aynı kalıbı, başka bir versiyonla kullanıyorlar. O sebeple, AKP’nin istediğinde şövenist istediğinde “barışçı” görünmesi kimseyi şaşırtmamalı artık.
 
Gelmekte Olan Tehlike: İŞİDİŞİD de benzer konumda. İŞİD, islamcı fantazinin en çıplak örgütlenişidir. Kafir kadınların cariye olarak alınıp satıldığı, kafir erkeklerin kafalarının kesildiği, her aracın kullanabildiği ve buna karşılık ibadet haricinde hiç bir yükümlülük altına girilmesi gerekmeyen bir yeryüzü cenneti. İŞİD, islamcı bir “alternatif yaşam denemesi” değil de nedir?Bu üçünü de aynı saçmalığın üç ayrı türü olarak görebilmek mümkün. Yukarıda anlattığımız gibi “Sağ, dış düşmanlar tarafından bozulan, çürütülen organik bir toplum hayali görür.” Bu fantaziyi yaşar, bu fantaziyi kabul ettirtmeye çalışır, bu fantazinin -bu kabusun- içinde zorla roller almamızı sağlar.Peki bu fantaziden kopuşun yolu nedir? Mesela nasıl olur da binlerce, milyonlarca insan AKP’den kurtulur? Bunu “Çalışan Milyonları AKP’den Kurtarmak” adlı yazımızda detaylandırmıştık.Kısaca, her kim egemen fikirlere inanıyorsa, ancak o egemen fikirleri yayanlarla, o fikirleri sahiplenenlerle, o fikirleri uygulayanlarla karşı karşıya geldiğinde fikirlerinden vaz geçer. Bu durum ortadan kalktığı anda da egemen olan fikre geri dönüş gerçekleşir. Bu kitlelerin “dönekliği” değildir. Egemen fikirlerin yayılma şeklinin çokluğu ve insanın kendini kandırma kapasitesinin muhteşem bir tezahürüdür.Şimdi bu çözümü genelleştirmeliyiz.
 
9706551Kopuş İhtimali

Kürt sorununda barış isteyen herkesin, bu sorunda samimi olan tüm muhaliflerin, özellikle de Batı’da Kobani için, Kürtler için sokaklara çıkan bizlerin egemen fikirlerden bir kopuşa neden olacak bir çalışan sınıf hareketi için çabalaması dışında hiç bir alternatif yoktur.İŞİD’e katılmış eşi dostu akrabası olan samimi sol muhalif insanların bu kopuşa, bu harekete geçirmeye yardım etme, onun bir parçası olma dışında hiç bir alternatifi yoktur.AKP’ye karşı mücadele eden sosyalistlerin/anarşistlerin bi çalışan hareketi yaratmak için işyerlerine yönelmek dışında bir alternatifi yoktur.
Kopuşu Yaratmak Çalışan sınıf söz konusu olduğunda Söz ile Eylem arasında katedilen yolun çok daha kompleks olduğunu ve irademizi nasıl kullanmamız gerektiğini tartışmamız gerekiyor. Söz ile Eylem arasındaki köprünün Örgütlenme, organize olma olduğunu iyi biliyoruz artık.

Bu karşı karşıya gelişin, kapitalizmin var edildiği yerlerde, yani fabrikalarda, ofislerde, madenlerde, atölyelerde, mağazalarda, çalışan sınıfın kendi öz eylemiyle, öz örgütlenmesiyle yaratılması dışında bir çaremiz yok.
”Hala bu tartışmaları yapıyorsak, bu yalnızca kafası kesilmiş tavuk gibi oradan oraya koşturan ve bu kopuşun yaratılabilir olduğunu göremeyen sol muhalefetin çeşit çeşit entellektüelleri yüzünden değil tabi ki. Hala işyerlerinde örgütlenmenin devasa bir politik alan yarattığını gösteremediğimiz için bizim suçumuz aynı zamanda. Kendi kendine politika yapmanın, sembolik gösteriler yaparak dünyayı değiştireceğini sanmanın, kafası kesilmiş tavuklarla dolu ortamlarda, solcu atmosferde yaşamanın dayanılmaz cazibesine karşı, gerçek politik alanın gücünü anlatamadığımız ve o arkadaşlarımızı boş fantazilerinde yaşamaya terk ettiğimiz için.

IWW Istanbul • 03/11/2014


Previous Post

Next Post

Leave a Reply