1 MAYIS: KAZOVA’MIZ, GEZİ’MİZ, GREİF’İMİZ!
Bu 1 Mayıs diğerlerinden daha önemli. Geçen yıl aynı gün var gücümüzle Taksim’e çıkmaya çalışmıştık. Bizim için AKP tarafından ehlileştirilemeyeceğimizin, itirazımızı sürdüreceğimizin açık bir ifadesiydi. O ifadeyi ancak bir ay sonra Gezi’de tamamlayabildik. Ancak o “sıradan” Haziran günü Taksim’e çıkarak, adeta zaptederek lafımızı tam olarak söyleyebildik. Bu sefer lafımızı ağzımıza tıkamadılar, bizi susturamadılar. Sonuçta bizi Gezi’den attılar atmasına ama oraya hala o lanetli binalarını dikemediler. Çünkü az biraz ateşle oynadıklarını farkettiler. İfade edilemeyen fikirlerin insanların kafasında kalmadığını, “kuvveden fiile çıkabileceğini” görmüş oldular.
Eksikliklerimiz var tabi. Sonuçta herşeye rağmen bu bir ifade, bu bir itiraz. İtirazımızı sürdürdüğümüzü, boyun eğmediğimizi, ehlileştirilemeyeceğimizi gösteren bir ifade. Böyle bir iktidarı bir şeylere zorlamanın ve ona boyun eğdirmenin yolu buradan geçiyor. Ama bu noktada, yalnızca ifade noktasında uzun süre oyalanamayız.
Geçen 1 Mayıs’tan hemen sonra şunları yazmıştık: “Eğer gerçek bir zafer istiyorsak, eğer Taksim’de bundan sonra herhangi bir gerçek çalışan sınıf gösterisi yapabilmek istiyorsak, gerçek güce ihtiyacımız var. AKP, eğer bizi bir kez daha bu şekilde aşağılamaya çalışırsa, bizi bu şekilde durdurmaya çalışırsa, zenginliklerini, karlarını, o çok sevdikleri “çalışma barışı”nı yerle bir edeceğimizi bilmeli. O halde bizim gerçek çalışan sınıf birliklerine ve işyerlerinde gerçek kökleri olan bir yapıya ihtiyacımız var.”
Yine böyle araçlarımız olmadan bir 1 Mayıs’a daha giriyoruz. Ne genel grev istenci, ne kitle grevi yaratabilecek örgütlenmeler var. Ama elimizde bunlar kadar etkili olmasa da, bunların öncülü başka moral kaynaklarımız var artık.
Elimizde Greif’imiz var. Son 20 yılda sınıfa en büyük zararı veren taşeron sistemini hedef alan, sendika bürokratlarının olanca uzlaşmacılığı ve döndürdükleri oyunlara rağmen direnen, bir işyeri örgütlenmesi deneyimi.
Bu 1 Mayıs diğerlerinden çok daha önemli. Saldırılarına karşı direneceğimizi, kolay kolay teslim olmayacağımızı, bize saldırılarsa gücümüz neyse onlardan da kol gövde bacak götürebileceğimizi kafalarına çakmazsak, ezip geçecekler. Diri olduğumuzu, boyun eğmeyeceğimizi, itirazımızın baki olduğunu göstermemiz gerek.
Bu 1 Mayıs’a elimizde Kazova’mız, Gezi’miz, Greif’imiz, daha nice irili ufaklı direnişimizle gireceğiz. Onlarınsa ellerinde zor aygıtlarını bize karşı kullanma yetkisinden başka bir şey yok. 1 Mayıs’ta AKP’ye, Tayyip’e, onun arkasındaki havuz burjuvazisine ve politik olarak AKP karşıtı ama pratikte elbette edeceği karlara bakan büyük burjuvaziye söyleyeceğimiz şudur: Buradayız, kararlıyız, bir yere gitmeyeceğiz ve bize saldırırsanız sizi buna pişman edeceğiz!