IWW İSTANBUL

DİL, WHATSAPP VE BEYAZ YAKALILAR

4751069Bugünlerde Facebook’un WhatsApp’ı ne kadara aldığı konuşuluyor. Bizse, işyeri örgütlenmemizde onu nasıl kullandığımızı anlatacağız. Gidişatın 1984 vari görüntüsünü umursamadığımız sanılmasın. Tüm iletişim bilgilerinin kapitalist şirketlerde toplanması gerçekten de karanlık bir geleceği işaret ediyor. Ama o karanlık gelecek, yalnızca korkmakla, kendi kendine boykot etmekle, sırt çevirmekle, pasif agresif tutumlarla engellenemez. Aktif olarak örgütlenilerek, dünyaya müdahale edilerek engellenebilir.

Daha önceki yazılarımızda işyerlerinde örgütlenebilmenin yolunun her yöntemi denemek olduğunu bol bol anlatmıştık. Bu tür “informal” işyeri örgütlenmelerinin sendikal hareket açısından da, sosyalist/anarşist örgütlenmelerin geleceği açısından da olmazsa olmaz olduğunu anlatıp duruyoruz. Çünkü bize miras kalan sol siyaset tarzının, insanları hayatın içinde örgütlemekten çok, hayatın dışına çıkarıp örgütlediğini görüyoruz. Sonuç ortada. Dernek çapında sendikalar, işin durmayı bırakın yavaşlamadığı grevler vs. Ama giderek yeni, yepyeni bir siyaset anlayışı ortaya çıkıveriyor. Önce Kazova’da, ardından Greif’te ortaya çıkan ve işyeri işgalleri şeklinde vücut bulan bir tarz. Mevcut sol hala o eski tarzına o kadar sıkı sıkıya bağlı ki, bu yeni tarzın işyerleri merkezli, işyerleri “içinde” birebir örgütlenme olduğunu anlayamıyor bile. Neyse ki, onları “anlamaya” sevkedecek mücadeleler önümüzde.
 
Bir informal işyeri grubunda dil çok önemlidir. Bir çok durumda nicknameler, lakaplar, takma isimler o grubun birbirini daha iyi tanımasını sağlar. Ama ayrı kullanılan kelimeler yalnızca isimlerden ibaret değildir. Aynı zamanda fiiller de değişir. Kapitalist hiyerarşi dilin içinde yeniden yaratılır, ama bu sefer o hiyerarşiye karşı kurgulanarak.Bunu neden yaparız? Öncelikle kendi grubumuzun üyelerinin bazı durumları hızlı anlayabilmesi için. İşyeri mücadelelerinde, mücadele henüz yüzeye çıkmamışken, çevrede birilerine daha fazla iş vermeye çalışan, kendi aptallıklarını başkalarına yıkmaya çalışan onlarca müdür ortalıkta başı boş dolanırken, sıkı bir işyeri birliğinin saldırılara anında ve olabildiğince örgütlü cevap verebilmesi gerekir. Kurtlar sofrasında kuzu olmak istemiyorsak, hep birlikte çalıştığımız gibi hep birlikte tepki vermemiz gerekmekte. Bir toplantıda bizim birliğimizden bir arkadaşımızın arkasından laf edildiğinde vereceğimizi tepki çok kritiktir. Aynı şekilde işlerin paylaşıldığı toplantılarda, durumu hızla kavrayıp ona göre bir iş takvimi çıkarmak zorunludur. Yoksa bir bakarsınız, kazık yemişsiniz. Ve sonuçta kapitalist hiyerarşiyi meşrulaştıran bütün ideolojik saldırılara anında ve etkin cevap vermek bir zorunluluktur. “Piyasa bunu istiyor!”, “İş yaşamı böyle!”, “O senin üstün.”, “Patron böyle dedi.” vs.

 
Ama bir de işin diğer yanı var. Diğer yan, kapitalist mülkiyet ilişkilerinin yarattığı gerilimin, yani sınıf mücadelesinin en merkezi noktalarından birinin artık kapitalist hiyerarşinin içinde bir yerlerde bulunması. Bu gelişme hakkında, Harry Braverman’dan Richard Sennett’a kadar işyerleri odaklı literatür mevcut. Bu sebeple teorik ayrıntılara girmeyip pratikte neler yapılabileceğine odaklanacağız.

9433372

 

Kısacası, işyerlerinde “onlar ve biz” ayrımı yapılmadan bir sınıf mücadelesi imkansızdır. Onlar, tüm yönetim tayfası ve onlara özenen, onlara bilgi sağlayan çanakçılar takımıdır. Bizse kapitalist hiyerarşinin tüm mağdurları. En alttakiler. İşte ayrı bir dil, onların yani barikatın karşı tarafında olanların anlayamayacakları, içeri sızıp bizim hareketlerimizi öğrenemeyecekleri dikenli teldir. Hem barikatın karşısında olanları orada tutar, hem de biz ve onlar arasındaki ayrımı belirginleştirir.Bizim için müdürler “büyükbaş”lardır. Müdürlüğe özenenler “müdür yavrusu”dur. Yalnızca üstlerine kibar davrananlar “yalaka”dır. Yönetimin her dediğine evet diyip, onlarca değişime rağmen hala yerini koruyanlar “her günün adamı”dır. CEO pos bıyıklıysa “Stalin”dir. Müdürlerin oyunlarına rağmen morali bozmamak, ilkeli duruşundan vazgeçmemek “sağlam durmaktır”. Fazla mesai istemek “ömmek”tir. İşyeri, “toplama kampı”dır. Her Pazartesi “kürkçü dükkanı”na geri döneriz. Bir dert üzerine toplantı istemek “ayaklanmak”tır. İş yavaşlatmak “isteksiz”liktir, “moralimiz bozuldu”dur. Bizim gibi olan muhalif çalışanlar “anarşik”tirler, yani güvenilirdirler.

 
Önemli olan yalnızca dilin farklılaşması ve konuşulan konuların niteliği değil. “Dedikodu” meselesi var. İnsanlar “resmi” olarak dedikoduyu sevmez. Oysa dedikodu, sınıf mücadelesi başlatırken işyeri grubunun olmazsa olmazıdır. Tabi ki, kim kimle, kimin eli kimin cebinde dedikodularından bahsetmiyoruz. O tür dedikodular, işyeri grubunun düşmanıdır. Çünkü çoğunlukla bizi bölmek, aramızda problem çıkarmak, yenilerin bize soğuk davranmasını sağlamak için karşı taraf tarafından bilerek kullanılan bir silahtır.İnformal bir işyeri grubu, maaşları, kimlerin yüksek zam aldığını, kimlerin hangi hiyerarşik konumda olduğunu, kimlerin nasıl yükseldiğini, kimlerin yükseleceğini “dedikodu” sayesinde öğrenir. Bunlar olmadan işyerini daha büyük mücadelelere hazırlamak imkansızdır.

 

2348817İşte bu noktada Whatsapp’ın önemi geliyor. Beyaz yakalılar son bir kaç yıldır bilinçsiz de olsa bu uygulama üzerinden örgütleniyorlar. Ayrı dil, onlar ve biz ayrımı, dedikodular… Hepsi işyeri grubunuzun üyelerini kapsayan Whatsapp grubunuzda.

 
Hızlıca ve sessizce durumlardan haberdar olabileceğiniz, toplantılarda bazen canlı yayındaymışcasına bilgi alabileceğiniz güzel bir uygulama bu. Cep telefonunuzdan iş maillerinize bakar gibi yapıp, örgütlenmek için gerekli ağı kurabilmenizi sağlıyor. Üstelik, illa tüm tartışmalara anında cevap yetiştirmeniz gerekmiyor. Daha sonradan tüm tartışmaları aynen okuyabiliyorsunuz. İşyeri özeline ait problemleri ve çözüm yollarını tartışabileceğiniz gibi, gündelik siyasi olayları, Caps’leri rahatlıkla takip edebiliyorsunuz. Bir beyaz yakalı işyerinde, işyeri örgütlenmesi kurmak için ideal bir araç.

Tamam bu kadar övgü yeter. Burada asıl vurgulanması gereken nokta başka. Whatsapp grupları bugün var, yarın yok. Yarın belki Google Glass uygulamaları gelecek. “Augmented reality”nin nimetlerini kullanabileceğimiz durumlar olacak. Bilim kurgu yapmayalım. Burada asıl nokta işyerlerinde örgütlenmek isteyenlerin mutlaka bir yol bulabileceği. Önemli olan, bahaneler bulmak değil, irade gösterip örgütlenmek. Yollar değişebilir, araçlar değişebilir, insanlar değişebilir. Ama yepyeni bir toplum inşası için çabalıyorsak, örgütlenmek için her yolu özenle seçip hazırlanmamız gerekiyor.

 

IWW Istanbul • 22/02/2014


Previous Post

Next Post

Leave a Reply