İŞYERLERİ ÇALIŞMALARI EĞİTİMİ: BİR DEĞERLENDİRME
İşyerleri Çalışmalarında İlkeler metninde 10. maddemiz şuydu: “Yolları dene: İşyerinde müdüre/patrona karşı her yolu dene. Yalnızca kendi safına karşı dürüst olmak zorundasın. İşyerinde kazanım için, bir mücadele ağı kurmak için her yolu dene: Savaşı, barışı, dürüstlüğü, iki yüzlülüğü, büyüyü ve zehri, herseyi…” Biz de şimdilerde eğitim yolunu deniyoruz. İşyerlerinde kendi hakkını korumak isteyen herkese yönelik eğitimlerimiz devam edecek.Bu eğitimleri güçlendirip, Türkiye’ye uygun hale getirip daha da yaymamız gerekiyor. Bu sebeple ilk eğitimimizin kısa bir eleştirisini yapmak istiyoruz.
Katılım:
- Katılım azdı. Geleceğini söyleyenler gelmediler. Bu durumun bir nedeni, katılımcıların eğitimin tam içeriğinden habersiz oluşuydu. Bu problem, katılımcıları “Neden durduk yere bir eğitime katılalım?” düşüncesine itti. Bir diğer nedeni, bir ya da iki gün önceden katılımcılarla iletişim kurup gelip gelemeyeceklerini teyid etmedik. Bu da tam tarihin unutulmasına, insanların kafasında “Acaba olacak mı?” düşüncesine ve böylelikle rehavete neden oldu. Genel olarak söyleyecek olursak, bundan sonraki eğitimlerde katılımcılara daha ayrıntılı ön bilgi vermek ve eğitimden önce iletişime geçmek zorundayız.
- Katılımcı profili, tam düşündüğümüz gibi gerçekleşti. Beyaz yakalı çalışanları hedeflemiştik. Kapitalist hiyerarşinin yüksek basamaklarındakiler yer almadığı için herşey rahatça konuşulabildi. Gelecekte yine bu ilkeye riayet etmemiz gerekiyor. İnsan atma yetkisi olan kimse bu eğitimlere girememeli!
Zamanlama:
- Eğitim zamanında başlamadı. Kentin şartları ve gelenekler düşünüldüğü zaman, bu hoş görülebilir bir eksiklik sayılabilir. Ama Dazayn’da “İşyerleri Çalışmalarında İlkeler” metninde şöyle yazmıştık; “6. Pratikte dürüstlük: Söylediğin şeyi, yaparım dediğin şeyi mutlaka yap. Yapamayacağın şeyi asla söyleme. Yapamazsan sana sorulmadan önce hesap ver! Sakın ego felan yapmaya kalkma.” Zamanında başlamayan eğitimler, zamanında başlamayan toplantılar, ilk anda hissedilmese de sonrasında bir çok problemin birikmesine yol açıyor. Bu alışkanlığı ortadan kaldırmak ve işyerindeki çalışma disiplinini işyerlerinde muhalif ağlar/cemaatler kururken de devam ettirmek zorundayız.
- Eğitmenin zamanı kullanması çok iyiydi. Kısaltılmış versiyonu da olsa (tüm eğitim 8 saat sürüyor) konulara dengeli eğildi. Eğlenceli kısımların (Rol-playing) sonlara saklanması, ilgiyi diri tuttu.
Materyaller, Eğitmen ve Lojistik:
- Katılımcı kitapçığını zamanında basamadık. Bu büyük eksiklikti. Aynı zamanda katılımcılara, bundan sonra işyerlerinde örgütlenme için kullanacakları not defterlerinden dağıtmamız iyi olabilirdi. Küçük ama önemli bir jest olurdu.Bundan sonraki eğitimlerde, buna uygun olarak küçük bir katılım bedeli alıp, bu eksiklikleri tamamlamamız gerek.
- Önceden dağıtılması gereken eğitim materyalleri hazırlamak gerekiyor. Bu amaçla, materyalleri Türkçeye çevirecek bir ekibe ihtiyacımız var.
- Eğitimin yapıldığı yer, İstanbul için iyi bir noktaydı. Daha çok beyaz yakalılara ait bir yerdi. Gelecekteki eğitimlerde, mavi yakalılar için benzer özellikleri olan yerler bulmamız gerekiyor.
- Eğitmenin bizim gibi bir çalışan olması büyük avantaj. Bir sendika avukatının ne kadar eğlenceli olursa olsun sonuçta hukuk anlattığı klasik “sendikal” eğitimlerden farklı tarafı biraz da bu oldu. Yani yalnızca konunun içeriği değil, o içeriği gerçekten yaşayan birisinin yol göstermesi, eğitim vermesi eğitimi gerçekçi yapıyor. Örneğin herkesin tekil bireyler olarak ele alındığı çağdaş hukuk sisteminde yaşayan bizlerin, müdür/patron’la konuşmak için karşısına çıktığımızda yapılacak görevleri paylaşmamız fikri ancak çalışan insanların düşünebileceği bir şeydi. Bu nokta gelecekteki eğitimlerde de unutulmamalı.
- Eğitimin video kaydının tutulması gerekliydi. Aynı zamanda eğitimden sonra, eğitmeni ve eğitimin düzeyini ölçebileceğimiz, katılımcıları işyerlerinde bir şeyler yapmak üzerine yüreklendirebileceğimiz bir anket de hazırlamalıydık.
