IWW İSTANBUL

ATİLLA ÖZSEVER: TAŞERON YASA TASARISINDAKİ HAK KAYIPLARI

Kaynak: http://petrol-is.org.tr

Kaynak: http://petrol-is.org.tr

 İşyerlerinde, özellikle beyaz yakalı ya da mavi yakalı örgütsüz işyerlerinde bu yasa tasarısı hakkında bilgiler sınırlı. Tasarıyı AKP’lilerden dinleyip destekleyenleri bile görmek mümkün. Bu sebeple işyerleri bilgilendirmeleri çok önemli. Bu saldırı denemesi, ne ilk ne de son. Dolayısıyla her yoklamada aktif olarak sürece katılmak, bilgilenmek, bilgilendirmek, iş arkadaşlarımızı uyarmak gerek. Şimdi sözü Çalışma Ekonomisi Uzmanı Dr. Atilla Özsever’e bırakalım…TAŞERON YASA TASARISINDAKİ HAK KAYIPLARIAKP Hükümeti tarafından Meclis’e sunulan ve taşeronlukla ilgili hükümleri içeren yasa tasarısı, halen Plan ve Bütçe Komisyonu’nun bir alt komisyonunda görüşülmeye devam ediyor. Tasarının 13 Haziran 2014 tarihi itibariyle komisyondan çıkıp Meclis gündemine götürülmesi planlanıyor.

Yasa tasarısı, Soma faciası dikkate alınarak madencilerin çalışma ve emeklilik koşullarında kısmi iyileştirmeler getirse de esas itibariyle taşeronluk sisteminin yaygınlaşmasını ve kalıcı hale getirilmesini amaçlıyor.

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş konfederasyon başkanlarının Başbakan Erdoğan’la görüşmesinden sonra hükümet yetkilileri ile sendika temsilcileri arasında bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda sendikaların yasa tasarısına ilişkin 5 itirazından 2’sinin kabul gördüğü belirtildi. 

Tasarıda son durum: (10 Haziran 2014 tarihi itibariyle)

  1. Tasarının 11. maddesine göre, kamu kurumları yürüttükleri işleri taşerona yaptırmak için ihaleye çıkabilecek. Burada kamu kurumlarının kendi personeliyle yaptığı tüm işler için taşeron kullanabilmesi mümkün hale geliyor. Bunun için Bakanlar Kurulu’nun izin vermesi yeterli olacak. Sendikaların itirazı üzerine burada sadece taşerona verilecek yardımcı işlerin tespiti için Bakanlar Kurulu’nun “yargı içtihatlarını esas alması” şartı ilave edildi.

Yine aynı maddeye göre, sadece yardımcı işler için değil asıl işler için de ihaleye çıkılabilecek. Asıl işte ihaleye çıkmak için gerekli olan “yeterli nitelik veya sayıda personel olmaması” şartı tasarıdan çıkarılmakla birlikte sonuç itibariyle kamu kurumlarının “asıl işleri” için de taşeron kullanımı kolaylaştırılmış oldu. Ya da diğer bir ifadeyle kamu kurumlarının tüm personeli ile yaptığı her türlü iş için taşeron yolu açılmış hale geldi.

  1. İş Kanunu’ndaki mevcut uygulamaya göre, muvazaalı (hileli) taşeron çalıştırmanın saptanması halinde taşeron işçisi işin başından itibaren asıl işverenin işçisi olarak kabul ediliyordu. Tasarının ilk haliyle bu yaptırım ortadan kaldırılarak taşeron işçisine asıl işverenin ödediği emsal ücretin verilmesi halinde taşeron uygulaması devam edebilecekti. Sendikaların itirazı üzerine bu madde tümüyle geri çekildi.
  1. Kamuda çalışan taşeron işçilerinin farklı kamu kuruluş ve kurumlarındaki hizmetleri birleştirilerek kıdem tazminatları tek bir banka hesabında değerlendirilecek. Bu işçiler, taşeronlarda çalışsa bile kıdem tazminatları kamu tarafından ödenecek. Burada kamunun ödeme yükümlülüğünü üzerine alarak taşeron sistemi üzerinden özel kesime kaynak aktarması söz konusudur.

Yine farklı işyerlerindeki hizmetlerin bir bütün olarak bir banka hesabında birikmesi, kıdem tazminatı fonu uygulamasının ilk adımı olarak değerlendirilebilir. Nitekim bu tasarının TBMM’ye sunulduğu gün (30 Mayıs 2014) Resmi Gazete’de yayınlanan Ulusal İstihdam Stratejisi’nde, bireysel hesaba dayalı bir kıdem tazminatı fonunun kurulacağı belirtiliyordu.

  1. Yasa tasarısıyla özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarda, ihaleye çıkılmadan önce Hazine Müsteşarlığı ya da Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan “uygun görüş” alınması öngörülüyor. Burada özelleştirmeye hazırlama gerekçesiyle bir takım işlerin yetkili makamın onayı ile alt işverene (taşerona) devredilebilmesi mümkün hale gelebilecek. Böylece özelleştirmenin yasal işlemleri tamamlanmadan fiili bir özelleştirmenin gerçekleştirilmesi söz konusu olabilecek. Örneğin Yatağan’daki maden ocaklarının özelleştirme süreci tamamlanmadan tüm işler taşeron adı altında özel sektöre devredilebilecek ve asıl işverenin işçilerinin işten çıkarılmasının önü açılabilecektir.
  1. Daha önce hileli taşeron uygulamasının tespitinde iş müfettişleri yetkili iken tasarının ilk halinde yasa dışı taşeron uygulamasının ancak mahkeme kanalıyla saptanacağı öngörülüyordu.Burada sendikaların itirazı üzerine iş müfettişlerinin yetkisi korunmakla birlikte mahkeme yolu da devam etmektedir. Yargıtay dahil mahkeme süreci dikkate alındığında bu davaların birkaç yıl sürebileceği, bu arada işçinin işten çıkarılabileceği ve dava masraflarının en az 2-3 bin lira olduğu hesaplandığında işçi açısından ciddi bir hak kaybı söz konusudur. Her ne kadar tasarının yeni halinde iş müfettişleri devrede olmakla birlikte mahkeme yolunun devam etmiş olması, sendikaların talebinin kısmen karşılandığı anlamına gelmektedir.
  1. Tasarı, taşeron işçileri açısından önemli haklar içeren Alt İşverenlik Yönetmeliği’ni de ortadan kaldırıyor.
  1. Yemek hariç çeşitli yardımcı hizmetlerle ilgili taşeron ihaleleri 3 yılla sınırlanıyor. Bu durumda bu hizmetlerde çalışanlar, belirli süreli hizmet akitleriyle bağlı olmaları halinde kıdem tazminatı hakkından da mahrum kalabilecekler.
  1. Tasarıda kabul edilen diğer bir maddeyle taşeron şirketin kamu işveren sendikasına üye olma şartıyla taşeron işçilerinin de kadrolu işçiler için yapılan toplu sözleşme zammı ve sosyal haklarından aynen yararlanmasına olanak sağlandı. Ancak şirketi kamu işveren sendikasına üye olmayan taşeron işçileri bu zamdan yararlanmayacak ve ayrıca taşeron şirketi kendi işçisiyle bağımsız bir toplu sözleşme yapmayacak.

Öte yandan alt komisyonda bulunan kimi CHP’li üyeler, “Sendikalar bu süreçte sınıfta kaldı. Başbakan ile görüştükten sonra ipe un serdiler. Toplu sözleşmeden yararlanacak birkaç bin üye uğruna taşeron sisteminin yaygınlaşmasına (evet) demişlerdir” şeklinde görüş belirttiler.

Madencilerle İlgili Kısmi İyileştirmeler

Yasa tasarısında Soma katliamını hafifletmek için madencilerle ilgili birkaç iyileştirme yer aldı. Bu iyileştirmeler şöyledir:

  1. Haftalık çalışma süresi, 36 saate indiriliyor, günlük 6 saat olarak saptanıyor.
  2. İş güvencesinden yararlanma ile ilgili işyerindeki 6 aylık kıdem şartı kaldırılıyor, bir gün çalışmış bile olsa haksız yere işten çıkarıldığının saptanması için dava açabilecek.
  3. Yıllık izin süresi 4 gün artırılıyor.
  4. Madencinin emeklilik yaşı, 2008 yılında AKP’nin çıkardığı 5510 sayılı yasayla 55’e yükseltilmişti, şimdi tekrar 50’ye indiriliyor.
  5. Yasal olarak madencinin eş veya yakınlarına ölüm aylığının bağlanmasının yanı sıra yapılacak diğer bir yardım da İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. Bir anlamda devlet bütçesinden değil yine işçinin parasından işçiye tazminat ödenmiş olacak.

AKP’nin (1 ver, 3 al) Taktiği

AKP Hükümeti, diğer bir çok uygulamada olduğu gibi “müjde” adı altında, bir verirken, üç ya da daha fazla konuda ciddi hak kayıplarına yol açacak düzenlemeleri yine gündeme getiriyor. Madencilere kısmi bir iyileştirme sağlanırken taşeron sistemi hem kamuda, hem özelde daha da yaygınlaştırılarak güvencesiz istihdam kalıcı hale getiriliyor. Sonuç itibariyle parçalanmış, örgütsüz, en temel haklardan yoksun bir emek rejimi inşa edilmeye çalışılıyor. Daha önceki benzer örnekler de şöyleydi:

  1. 2008’deki 5510 sayılı yasada 18 yaşından küçük çocuklar Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamına alınırken emeklilik yaşı kademeli olarak 65’e yükseltildi, prim ödeme gün süresi artırıldı, emekli aylıkları düşürüldü.
  2. 2010 Anayasa Referandumu’nda, (memura toplu sözleşme hakkı tanınıyor) denirken Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun oluşturulmasıyla ile grev yasaklandı, toplu sözleşmenin bir anlamı kalmadı. Yine Anayasa’da (genel grev, siyasi grev ile ilgili yasakları kaldırıyoruz) derken grev hakkının ancak toplu uyuşmazlıklarda söz konusu olabileceği ortaya çıktı, hak grevi yasağı da aynen kaldı.

Ne yapmalı?

  1. Soma katliamı ile birlikte köleci çalışma düzeni ve kapitalizmin kar hırsı çok net bir biçimde ortaya çıktı. Şimdi sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği için değil aynı zamanda kapitalist sömürüye karşı da bir mücadele yürütülmelidir. AKP’nin taşeronlukla ilgili torba yasa tasarısını TBMM’ye sunduğu gün, Ulusal İstihdam Strateji ile ilgili belgenin de Resmi Gazete’de yayınlanması dikkat çekicidir. Bu belgede kıdem tazminatı fonunun kurulmasından güvencesiz istihdamın yaygınlaştırılmasına kadar vahşi kapitalist düzenin tüm unsurlarını ihtiva eden bir emek rejiminin inşa edilmesi amaçlanmaktadır. O nedenle emek örgütlerinin anti-kapitalist mücadeleyi de içeren bir sendika-siyaset mücadelesini gündemlerine almaları gerekli gözükmektedir.
  2. Öte yandan Gezi Direnişi’nin bir eksiği olarak nitelenen işçi sınıfının sürece aktif ve örgütlü müdahil olmaması konusu da, böyle bir mücadele anlayışıyla yeni bir aşamaya sıçramış olabilir. Beyaz yakalıları da içeren işyeri örgütlenmeleri (öz örgütlenmeler) daha yaygınlaştırılıp işçi sınıfının üretimden gelen gücünü ortaya koyabilmesinin koşulları yaratılabilir.
Çalışma Ekonomisi Uzmanı Dr. Atilla Özsever

IWW Istanbul • 06/06/2014


Previous Post

Next Post

Leave a Reply