IWW İSTANBUL

İran, internet ve bir kez daha -üzerine basa basa- İŞYERLERİNİN ÖNEMİ

İran’da iki hafta önce başlayan gösteriler iyice büyüyüp molla rejimini tehdit eder hale gelince İran 3 gün boyunca interneti tamamen kapattı. Gelen haberler ülkenin yalnızca %5inin internete girebildiğini gösteriyor. İran’da rejim halkın üzerine adeta bir atom bombası attı. 3 gün boyunca herşey sessizliğe gömüldü. Burada yalnızca “internetin bir insan hakkı olduğu” ya da “barışçı gösterilere barbarca saldırılar” düşüncesindeki çocuksuluktan daha da fazlası var: Eğer rejimin o barbarlık sırasında katlettikleri, gösterilerin alevinde ortaya çıkarsa, o gösteriler artık barışçı olmaktan çıkacak ve bütünüyle doğrudan rejimin kendisini hedef almaya başlayacaktır. Bu yalnızca mollaların korkusu değildir. Tüm dünyadaki rejimler bundan doğal olarak endişelenir.

Şu anda tüm dünyanın gözü önünde uyduruk suçlamalarla içeride tutulan, delirtilmeye, pasifleştirilmeye, adı unutturulmaya çalışan Julian Assange bu konuda tüm muhalifleri uyarmıştı. “Bu teknik olarak yapılabilir ve tamamen sosyal medya üzerine kurulu politik altyapımızda ne tür hasarlara yol açacağını bilemeyiz” diyordu Assange. Gerçekten de aynen uyardığı gibi bu gerçekleşti. Şimdi teokratından demokratına, diktatöründen İskandinavyalı’sına kadar tüm egemenler tatlı bir heyecanla bunu düşünüyorlar: Kritik bir an geldiğinde tüm ülkeyi, belki de kıtayı, belki de tüm dünyayı habersizliğe mahkum etmek. İnsanları atom atom bireylere ayıracak, birbirlerinden haber alamamasını sağlayacak bir karanlığa hapsetmek. 19. yüzyılın şartlarına, üstelik 19. yüzyılın araçları bile olmadan.

Buna karşılık Assange’ın önerdiği çözüm teknik olarak yapılabilir ama pratikte herkesin ulaşabilmesinin çok zor olduğu mash-network altyapısı kurarak, belki de cep telefonlarına küçük apartatlar takarak, uydu haberleşmesini kullanmaktı. Şimdi aklı evvel Elon Mask’ın fırlatacağı yüzlerce uyduyla bu problem ortadan kalkacakmış gibi görünüyor ama buna karşılık devletlerin çözümleri de var. Cep telefonlarına yaptıkları gibi sinyali karıştırmak. Ve bu böyle sürüp gidiyor. Yalnızca toptan kesinti değil sorun, Facebook gibi açıkça yazılanları sansürleyen, muhaliflerin IPadreslerini veren, Brexit’teki gibi halkı manüple edecek haberler yayan, Twitter gibi “yanlışlıkla” Suudi ajanı çalıştıran, Google gibi NSA’ye düzenli bilgi veren, Pentagon’a savaş alanında kullanacak şaklaban robotlar yapan şirketleri de düşünmemiz gerek.

Teknik detaylar önemli, ama bu yazının konusu değil. Sonuçta ne tür karşı çözümler bulunursa bulunsun bir şekilde hazırlıksız yakalanmadığımız sürece alternatif çözümler her zaman bulunur. Burada önemli olan aslında bizim internet ağından bile karmaşık, güvenilirliği daha yüksek başka bir ağa daha sahip olduğumuz gerçeği. Teknik olasılıklar dışında, o her gün adeta online olduğumuz, asgari 8 saat bağlı kaldığımız ağı da kullanmamız gerekiyor.

Bizler çalışanlarız, her gün ortak işyerlerimize gidiyoruz ve çalışıyoruz. İnanılmaz büyüklükte bir üretim ağının parçasıyız. Her gün birbirimize o gün olanları, ilgimizi çeken şeyleri, haberleri, şikayet ettiğimiz durumları anlatıp duruyoruz. Eğer işyerlerinde örgütlenmiş, tüm işyerlerini birbirine bağlayan, birbirinden haberdar olan bir örgütlülük kurarsak, hangi egemen bizim bilgi almamızı engelleyebilecektir ki? Hangi egemen bizi kandırabilecektir ki? Hangi manüplasyon bizi durdurabilecektir ki? Herşeyi göze alıp, bir de sokağa çıkma yasağı koysalar hemen ertesi gün üretim devam etmeli. Yoksa kendileri bile haberleşemez, ekmek bulamaz hale geliverirler. O halde işyerlerinden başlayarak örgütlenmiş bir yapıyı kim nasıl yenebilir? Nasıl kandırabilir? Nasıl yok edebilir?

Mollalar internetin butonunu mu bulacak?

Dahası eğer işyerlerinde örgütlenmiş bir birlik yaratabilirsek, o interneti kim kesecek? Mollaların gidip kablolar nerede diye arayıp bulacakları yok ya. Ya da bunun bir anahtarı yok ki açıp kapatılsın. Ya İran’da örgütlenmiş mühendisler interneti kesmeyi reddetseydi? Rejimin akibeti ne olurdu? O robotların kodlarını kim yazıyor? O robotları kim üretiyor? O manüplasyonların yapıldığını içerideki mühendisler söylemese nereden bileceğiz ki? Teknolojiyi de üretimi de yaratanlar bizleriz. Örgütlü olduğumuz sürece hiç bir aklı evvel bizi manüple edemez. İnterneti kesemez. Bizi sansürleyemez. Aklımıza sınır koyamaz.

İran’dan ders almak gerek. Bu bizim de başımıza gelecek. Ya şimdi işyerlerinden yükselen örgütlenmemizi kurarız, yeni bir hayatı, yeni bir düzeni kurmaya başlarız. Ya da günü gelince “Aaaa, Instagram açılmıyoooo yaaaa” diye şikayet edip, muhteşem bir geleceği kaçırıp, köle kalmaya, ezilmeye, öldürülmeye devam ederiz.

Anlatılan senin hikayen olacaktır…

IWW Istanbul • 01/12/2019


Previous Post

Next Post

Leave a Reply