IWW İSTANBUL

YOL AYRIMI

4236229Radikal Demokrasinin Taktikleri, Çalışan Sınıfın Taktikleri’ne karşı

Günümüzün sorunu yaklaşan seçimler ve AKP. AKP’yi basit sokak gösterileriyle indirmek olanaksız. Koltuğa öyle sıkı yapışmış durumdalar ki, oradan indiklerinde başlarına geleceklerden o kadar korkuyorlar ki, Gezi’de de gördüğümüz gibi herşeyi inkar, herşeyi çarpıtma noktasındalar. Gezi Dersleri, Gezi Parkı Direnişi ve İşyerleri, Saf sokak gösterileri çıkmaz sokaktır yazılarımızda bunları ifade etmiştik.

 
Şimdi, Zizek’in geçmişi yaratan gelecek anlatısına doğru ilerliyoruz. Ve geleceğe şöyle bir göz attığımızda görüyoruz ki, AKP sonrasında alınacak pozisyonlar, AKP karşısındaki mücadeleyi de belirliyor. Sağduyu, bir çok muhalifi hele bir AKP gitsin de sonrasına bakarız noktasına zorluyor. Oysa, AKP’yi iktidardan edecek ya da bir süre daha iktidarda kalmasına neden olacak herşey bugün, şimdi belirleniyor. Bu aynı zamanda, iktidara karşı taktikleri de belirliyor demek.
 

1845590

Şu anda bir çok muhalif insan açıkça Gül’den, Cemaatten, CHP’den, Sarıgül’den medet uman vaziyette. Buna karşı çıkan ve “Biz inisiyatif olmalıyız!” vurgusuyla hareket eden bir çok muhalifse, çıkmaz sokaktan nasıl çıkacağını bilmez vaziyette. Örneğin son zamanlarda bu çizgisiyle ilgimizi çeken Başlangıç dergisini ele alalım. Seçimlere Dair adlı yazıda, benzer bir çıkmaz sokağı görebiliriz. Yazıda ifade edilen herşey tam bir radikal demokrasi siyaseti. “Bütünsel perspektif”, “propaganda ve ajitasyon kürsüsü”, “propaganda ve ajitasyon süreci”, “sosyalist solun en geniş birlikteliği” vs. Bu yazıda önerilen tek açık hareket şekli sembolik eylemler, yani saf sokak gösterileri. Ve buna ulaşmak için ellerindeki tek araç, o nasıl kulanıldığını kimsenin bilmediği propaganda ve ajitasyon.
 
Bir kez daha somut durumu ortaya koyalım: AKP merkezi olarak sembolik eylemleri takmıyor. Hatta bazı durumlarda onlardan kendi insanlarını konsolide etmek için yararlanıyor. AKP periferisindeki herkesi ya düşman ilan ediyor ya da yeniden kazanıyor. Sol liberalleri kaybetti, Kürtlerin pasif desteğini kaybetti, şimdi yeniden kazanmaya uğraşıyor, Siyasal İslam’ın bir bölümünü kaybetti, askeri bürokrasiyi kazanabilmek için manevralar çeviriyor, Cemaat’i kaybetti vs. Gezi, bu kaybedişlere büyük bir ivme verdi. Ama buraya kadar. Toplumu parçalara bölüp, onu buna saldırtıp, onun mağduriyetini güya giderirken bununkini azdırıp yönetmeyi iyi biliyor AKP. Bu stratejiye karşı basit yıpratma stratejisi etkisiz.
 

1939521Bu insanları iktidardan uzaklaştıracak şey ya bir seçim yenilgisi ya da ağır fiziki bir yenilgi. Seçim yenilgisi almayacakları hemen hemen kesin gibi. Peki fiziksel yenilgi nedir? Darbe mi? ABD’nin ambargosu mu? Bizim için o fiziksel yenilgi, sembolik eylemlerin gürültüsü değil, çok yakında ortaya çıkacak olan çalışan sınıf hareketinin “doğrudan eylem” taktikleridir. Kitle grevidir, genel grevdir, patronlara, müdürlere karşı yapılacak çalışan sınıf eylemleridir, krizle birlikte gelecek işsizlik karşıtı eylemlerdir, işten atılmalara karşı eylemlerdir vs.

 
Şu anda böyle bir durum var mı? Yani çalışan sınıf hareketi ne durumda? Tabi ki, henüz ortada bir hareket denilebilecek hiç bir şey yok. Ama sosyalistler bu radikal demokrasi sınırında kaldıkları sürece, çalışan sınıfın kriz ya da o “mistik” kendiliğinden patlamaları haricinde bunun ihtimali de yok demektir. (Godot ya da Proleteryayı Beklerken)Yalnızca şu soruyu bile sorduğumuzda Başlangıç’daki arkadaşların çıkmaz sokağını görebiliyoruz: Kime, hangi toplumsal kesime propaganda? Kime ajitasyon? AKP ile hiç bir ilişiği olmayan, olan ilişiği twitterda laf geçirmece ya da spamlemece olan binlerce solcunun birbirine ajitasyonu mu? Seçim döneminde yapılacak ev ziyaretleri mi? Sokak kürsüleri mi? Hyde park konuşmaları mı? Nedir bu yöntemin sırrı? Burada elde olmayan araçlardan, yollardan, yöntemlerden bahsedildiğini, çaresizliğin üstünün örtüldüğünü görmemek mümkün mü?

Somut olarak ortaya koymak gerek. Eğer propagandadan, ajitasyondan bahsediyorsak, yalnızca “Hükümet istifa!” sloganı atmak kadar içi boş bir eylem olamaz. Bu hükümeti ne ile iktidardan inmeye zorlayacaksınız? Asıl problem burada düğümleniyor. Seçim yenilgisi yaşatarak değil anlaşılan. Çünkü “Bu minvalde Başlangıç; 1- İçinden geçmekte olduğumuz bu yeniden yapılanma dönemini “bir seçim dönemi” olarak ele almaz. … Böyle bir hesabı kurmaktan uzak olan sosyalist solun bu dönemi mutat bir seçim çalışması çerçevesinde geçirmesi en iyi ihtimalle bir zaman ve enerji kaybıdır. Bu süreci sosyalist solun yeniden inşasına yönelik adımlar çerçevesinde örmek bu nedenle en isabetli seçenek olacaktır.” diyor. Peki de o halde nedir bu işin sırrı?2- Buna yönelik olarak ilkin, solun ideolojik ve politik düzlemdeki propaganda ve ajitasyon kürsüsünü inşa etmeyi önerir. Önümüzdeki üç seçim zarfında gerçekleşecek olan siyasal iktidarın yeniden yapılandırılması sürecine, emekçileri ve tüm ezilenleri güçlendirecek ve bu güçlenmeyi kurumsallaştıracak bir demokratikleşme perspektifinden müdahale etmeyi, başta “Hükümet istifa ve….” diyerek arkasına dizilecek çeşitli düzeylerdeki talepler listesini oluşturmayı ve bu minvalde uzun, yoğun ve iyi tasarlanmış bir propaganda ve ajitasyon sürecini örmeyi sosyalist solun en geniş kesimlerine önerir.” Bu cümlelerde “emekçileri ve tüm ezilenleri güçlendirecek ve bu güçlenmeyi kurumsallaştıracak bir demokratikleşme perspektifinden müdahale etmeyi,” kısmı son derece önemli. Nasıl müdahale etmeli? Sembolik gösterileri takmayan, koltuğuna yapışmış, bir bölünürlerse her birisinin çanına ot tıkanacağını bilen bir iktidara nasıl müdahale edilecek? Hangi araçlarla?

Soruları daha da uzatmak mümkün. Ama cevapları Başlangıç dergisinden almak mümkün değil. Bizim içinse cevaplar çok açık. Radikal Demokrasi programından, saf sokak gösterileri mantığından, kendiliğinden sınıf hareketini bekleme mantığından, sanki ortada merkezileşmeyi bekleyen devasa hareketler varmış gibi davranmaktan sıyrılmak ve çalışan sınıf içinde yoğun bir örgütlenme işine girişmek. Ama öyle “burjuva” devrimi taktiklerini kullanarak, sınıfa dışarıdan seslenmek değil.İçeride, işyerlerinde, fabrikalarda, ofislerde, madenlerde, atölyelerde muhalif çalışanları yanyana getirmek ve örgütlenmeye başlamak. Ancak böyle bir örgütlenme, AKP’yi istediğimiz yönde düşürebilir. Ancak böyle bir hareket yönelimi ve pratiği AKP’yi durdurabilir. Olmaz mı diyorsunuz? Çalışan sınıf harekete geçmez mi diyorsunuz? Yoksa nasıl olsa harekete geçecek, biz merkezi pozisyonları alalım bir an önce mi diyorsunuz? Vaktimizi bunlarla harcamayalım mı diyorsunuz? “Yapın, elinizden tutan mı var?” diyorsunuz? Yoksa, “Artık bu sınıf ajitasyonunu geçelim!” mi diyorsunuz? Eğer sorduğumuz sorulara cevap verirseniz, biz vazgeçmeye hazırız. Ama cevap veremediğinizi farkederseniz, siz de tüm gücünüzü işyerleri örgütlenmelerine vermeye hazır olmalısınız!

IWW Istanbul • 03/02/2014


Previous Post

Next Post

Leave a Reply