IWW İSTANBUL

YENİ TÜRKİYE’NİN YEPYENİ İŞYERLERİNE HOŞGELDİNİZ!

8256895Birkaç yıldır çalıştığım işyeri muhafazakar ve AKP’ye, cemaate yakın olanların çoğunlukta hatta örgütlü oldukları bir iş yeri. Son zamanlardaki kavgaları, cemaate yapılan operasyonlar çoğu insan için sadece haber niteliği taşısa da, işyerimde neredeyse bu gündemle yatıp kalktığımız bir havada çalışıyoruz; bir tweet’le ruh hali değişebiliyor.

İlk işe başladığım zamanlar AKP-cemaat-muhafazarlık-liberal gericilik hepsi tek vücut gibi gelirdi; yani her konuda ‘bir’ davranmasalar da genelde işyeri ve dışında birlikte gezer ve de en önemlisi birbirleriyle ‘iş yapmaya’ özen gösterirlerdi. Temelde uzlaşmadıkları az nokta var gibi davranırlardı. Öyle ki ramazan ayında oruç tutmayan nadir azınlık olarak, en çok bu hareketin sivrildiğini düşünürdüm. Son 2 yılda olanları tekrar dillendirmeye gerek yok, saflar netleşti. Oruç tutmayan azınlık Gezi’nin üzerinden 1 yıl geçmeden Kemalist, ulusalcı, solcu, Kürtçü-Türkçü olarak net ayrışmalara tanık oldu. Muhafazakar kesimde de AKP’li, cemaatçi, milliyetçi eğilimleri olan AKP’li, ılımlı sağcılar vs. gibi ayrımlar keskinleşti.

İşin garipliği de bu noktada başlıyor. Bu kadar operasyona, düşmanlığa varan siyasi tansiyona, yüksek siyasete rağmen işyerindeki bazen atılmalara kadar varan haksızlıklarda, müdürlerin performans dayatmalarına eskiden olduğu gibi aynı davranışları ve tepkisizliği gösteriyorlar. En iyi ihtimalle insan olarak üzülüyor, düzen zaten böyle yapacak birşey yok deyip işyerindeki haksızlıklarda hem sorumluluğu hem de kendilerine göre günahı üzerlerinden atmış oluyorlar.Örneğin, son birkaç ayda ‘Hacamat’ yaptıranların (İslamiyet’te sünnet olduğunu söyledikleri) sayısı arttı. Arttığını zaten kafalarını kazıtarak, enselerinde ufak bir bantla gelmelerinden anlıyoruz, bir kısmı yaptırdıktan sonra zaten izne ayrılıyor. Beyaz ya da mavi yaka hiç farketmiyor. Ramazan’da oruç tutmayanlar her geçen yıl göze batmamaya daha da özen gösteriyorlar. Ama AKP’li olsun, cemaatçi olsun, onların yaptıkları herşey, her geçen gün daha da kabul görüyor, normalleşiyor. Siyaseten ayrıldıklarını heryerde bas bas bağırıyorlar. Olaylara, haksızlıklara kendi başlarına gelmediği sürece ‘birlikte’ tepki vermiyorlar. Ama çalışan dayanışmasına aynı yerden ‘birlikte’ taş koyabiliyorlar.Çalışanların işyerinde birbirlerini kollamaları, işi kolektifçe, birbirlerini hedef almadan, dayanışarak çalışmaları ve bir mücadele ağı kurmaları, yüksek politikayı, sadece lafta kalan iddiaları, siyaseten sözde karşı-karşıya gelişleri aşan bir durumdur. Karşılığını gerçek insanların gerçek dertlerinde bulur. Aslında karşı kutuplarda olup ayrışıyor, kanlı bıçaklı oluyor, birbirlerini yiyorlar dediklerimiz işyerlerinde sadece kendi bireysel çıkarlarına, kariyer hedeflerine zeval geleceğini düşündüğünde öyle güzel ‘birlikte’ hareket edip ve işyerlerindeki diğer çalışanlara ‘karşı’ müdürlerin yanında ‘bir’ oluyorlar ki… Biz de işyerindeki arkadaşlarımızla, atılmaya, performans baskısına, yönetici zırvalarına karşı ‘bir’ olamıyorsak onu düşünelim.
Ege Tanyol

IWW Istanbul • 17/12/2014


Previous Post

Next Post

Leave a Reply