IWW İSTANBUL

KARİYER ÜZERİNE BİRKAÇ DÜŞÜNCE – BÖLÜM 2

9710759Ne yapabiliriz?

Dediğimiz gibi “etik çözüm” gerçekten işe yaramaz bir silah. Ama elimizde daha büyük silahlarımız var. Öncelikle zaman. Yıllar geçtikçe kariyer sözcüğü daha da anlamsız hale geliyor.

Çünkü 1970’lerden sonra teknoloji devrimiyle birlikte giderek büyüyen ve her türlü işi yapan, gerçekten büyük paralar kazanan mühendis karakteri ortadan kalkıyor. 1970’lerden 1990’lara kadar mühendis olarak çalışan nesiller giderek tasfiye oluyor. Daha 1990’larda hem kendi aralarında hem de toplumun diğer kesimlerine oranla daha rahat geçinen mühendisler giderek azalıyorlar. Mühendislerin sayısı mı azalıyor? Tabii ki hayır. Ama gerçek şu ki, mühendislerin sayısı arttıkça ve şirketler daha teknik işlere yöneldikçe, mühendis camiası kendi içinde homojenleşirken diğer çalışan kesimlere ve bir bütün olarak işçi sınıfına yaklaşıyor.

Bu “yaklaşma”nın kendisi ne kadar ekonomik olsa da bilinç otomatik olarak gelmiyor. Sendikalı bir işçiyle aynı parayı alan bir mühendis, hala kendisini başka bir sosyal grubun üyesi olarak görebiliyor. Çünkü herkes tek bir yaşam yaşıyor. Ve herkes kendi yaşamını, kendisi gibilere ait bir yaşam stili sanıyor.

9821558

 

İş yerlerinde kolektif çalışmaya, iş bölümüne, grup içinde bilginin sınırsız paylaşımına dayanan, üstleriyle ilişikleri rotasyona dayalı odaklar tabiri caizse “çeteler”, cemaatler yaratmaya dayalı bir şirket içi anti-kariyer anlayışı tutturulabilir. Hırslılar, bireysel kariyer peşinde koşanlar vs. dışlanıp, loserlardan yetenekli ve iyi niyetli insanlara kadar bu kolektif çalışmaya hevesli herkes gruplara alınabilir. Böyle deneyimler mevcut. Böyle deneyimler daha da çoğalacak. Çünkü kolektif çalışmanın verimliliğine rekabetçi anlayışlar ulaşamazlar. Örneğin “Ekibimle gelirim” şeklinde iş yeri değiştirmeleri oldukça yaygınlaşmaya başladı. Bu bir reçete değil kuşkusuz, bir iş yerinde geçerli olan bir başka iş yerinde her zaman geçerli olmaz. Bu durumda farklı davranışı, yapısı, kuralı, disipli vb. olan iş yerleri için farklı çalışmalar gerçekleştirilebilir. Buna bir reçete denilemese de bir tür tarif olduğu kesin. Deneyimler, bunun iş yerlerinde etrafındakilere kariyer yapmayın demekten daha işe yarar bir yol olduğunu gösteriyor. Ve tabii bu tip çeteler kurmanın bir avantajı daha var: Kolektif çalışan, kolektif mücadele eder.

Başka bir nokta da iş yerleri “cemaatleri” yaratılması gerekliliği. Richard Sennett, Karakter Aşınması-Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerine Etkileri adlı kitabında bu tür cemaatlerin oluşturulması gerektiğinden bahseder. Onun koyduğu çerçeve, yaşamın iş yerleri dışında da devam etmesi gerektiği, çalışanın kendisini iş yerine adamasının korkunç sonuçlarının görülmesi gerektiği üzerine.

 

 

 

 

 

 

 

5372711Rekabet ve hırsı hayal ettiğimizde hep bizi ezmeye çalışan, hırslı, “makyavelist” birisini hayal ederiz. Oysa gerçekte bir şirkette bireyler tek başlarına bu durumda olamazlar. En hırslı, en kurnaz, en kafayı sıyırmış rekabetçi bile birileriyle iş yapmak zorundadır. Çünkü bir şirket, yan tarlanın sınır taşını her yıl bir 10 santim ileri kaydırabileceğiniz bir yer değildir. Basit köylü kurnazlıkları, bir süre sonra diğer insanların size karşı tamamen tavır almasına ve sizin rekabetçiliğinizin içinizde patlamasına yol açacaktır. Zaten rekabet eden bireyler de çeteler şeklinde örgütleniyorlar. Peki, en hırslı bireyler birbirleriyle dalaştıkları ana kadar nasıl yan yana duruyorlar? Tabii ki, birbirlerinin ayaklarına geçici süreler de olsa basmayarak. “Beyaz yakalı” davranışı denen, açıklığın ve dobralığın karşıtı, kötü özellikler sanki hiç yokmuş gibi davranma -yani profesyonellik-, “baba adamsın, hadi bowlinge gidelim” ya da “canım cicim çok severim” davranışları aynı zamanda bu tür geçici pratik anlaşmaların görüngüsü oluyor.

Aslında bu tür çeteler/cemaatler zaten kuruluyor. Ama rekabetin yoğun olduğu bireyler arasında kurulan bu tip yüzeysel ittifaklar, pratik anlaşmalar -bazı durumlarda bir kaç saat, diyelim yalnızca bir toplantı için- geçici olarak kuruluyor. Onu bir yenisi izliyor ve çalışanlar arasındaki bu geçici fırsat ilişkileri aynı seyrinde devam ediyor. Dün birlikte yemeğe çıkılıyor, ertesi gün sigara içilip dedikodu yapılıyor, bir sonraki gün birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlar.

Ve bunun karşıtı da gerçekleşiyor. İş yerlerindeki “iyi” çeteler, zaten kendiliğinden olan bir olgu. Zaten hepimiz ister istemez bu tür çetelerin içine bir girip, bir çıkıyoruz. İşverenler bu tür çetelere izin vermek zorunda çünkü temelde yapılan iş, rekabetçi-bireyci anlayışların yerine kolektif ve aynı bilinci paylaşan bireylerin kolektif çalışmayı gözeten, birbirine yardım eden, grup içinde bilgi paylaşan ve “kötü” çetelere karşı savaşan ve giderek üstünlük sağlayan çeteler yaratılmasına olanak veriyor. İşin bu yöntemlerle ne kadar kolay halledildiğini gördüğünde, bu durumun kötü bir şey olduğunu düşünecek paranoyak bir müdür olamaz.

431733Bireyci rekabetçiliğe karşı kolektif çalışma, mobbinge karşı öz disiplin anlayışı, üretimin işten anlamayanlarca kontrolüne karşı çalışanlarca kontrolü,  kapitalizmin kendisine vurulacak büyük bir darbe olacaktır. Tabii  çalışmama-disipline gelmeme-üretmeme’yi içeren grev kadar büyük değil. Ama sonuçta her grev biter. Her gösteri sonlanır. Hayat devam eder…

Özetlemek gerekirse, kariyer tartışmasında etik çözümlere uzak durmak gerekiyor ve kişilere gerçek verilerle gerçek durumlarla gitmek gerekiyor. Hiç kuşkusuz karakterleri sebebiyle “etik çözümün” etki edeceği insanlar olacaktır. Ama bu rekabet ortamında bu çözüm pek de gerçekçi değil.

IWW Istanbul • 30/07/2012


Previous Post

Next Post

Leave a Reply