IWW İSTANBUL

KARİYER ÜZERİNE BİRKAÇ DÜŞÜNCE – BÖLÜM 1

1433048Kariyer özlemi beyaz yakalıların örgütlenmesi önünde en büyük engel gibi görünüyor. Birbirleriyle dalaşanlar, yanındakini ezmeye çalışan kişilikler, ayarı kaçmış rekabet vs… Bu durum yalnızca bir “title” rekabeti olsaydı bizi o kadar da rahatsız etmezdi. Bu işe kafayı takmışları basitçe dışlardık ve örgütlenmemize bakardık.

Gerçekten de toplumda birçok “kendini özel hissetme” mekanizması mevcut. Yüksek gelir seviyesinde araba-lüx yaşam olanakları rekabeti varken, orta gelir seviyesinde saat markalarından giyilen giysilere ve daha da düşük gelir seviyesinde cep telefon markalarına kadar bir çok “Kendin ol!”, “Diğerlerinden farklı ol!” mekanizması mevcut. Problem bu özlemin gerçek gelirlere de etkimesi. Yani diğerlerini ezip, üste çıkarsanız gerçekten de geliriniz artar. Bu da birçok insana, müdürünün gözüne girmek için yanındaki çalışanı ezmede yeterli bir neden sağlıyor.

Bu sebeple “etik çözüm” diyebileceğimiz, “Kariyer yapma!”, “Başkalarını ezme!”, “Bir karıncayı bile incitmemelisin…” türü söylemler bugüne kadar işe yaramadı. Bu mekanizmaları hiç kullanmamalıyız denemez elbette. Ama insanlar üzerinde yeteri kadar etkili olmadığı, insanları örgütlülüğe itmediği de bir gerçek. Bu çözümün bir de dezavantajı var. O da bu düşüncelere sahip olanların çoğunluğunun iş yerlerinde “loser”lar olarak görülmesi. Daha doğrusu, rekabet içinde kendi geleceğine güvenle bakan toy birine bu tür bir söz söylerseniz, onun tarafından rekabete girmiş ve yenilmiş gibi görünmeniz yüksek bir ihtimaldir.

6310781

 

Ne Anlatabiliriz? Burada bizim söyleyeceğimiz birçok şey var. Onlardan ilki şu: Ortalama bir hesapla her on kişiye bir müdür düşüyorsa, gelecek 10 yıl içinde her çalışanın müdür olması için mühendis miktarının ve Türkiye ekonomisinin 10 katına çıkması gerekiyor. Bu, birçok durumda müdürlük hayalleri kuran kariyer heveslilerini etkileyen bir hesap. Yani büyük çoğunluğumuz kariyer basamaklarını başarıyla tırmanıp muhteşem seviyelere ulaşamayacak. Yıllar geçtikçe deneyim icabı alt-orta düzey yönetici olabilecekleri bile belirsiz.

776810Bir ikincisi 1700-1800’lerin Güney Amerika kahve çiftliklerinde olan şey: Bir kahve plantasyonun başında çoğunlukla İspanyol efendi ve eşi çocukları vs. olur. Oysa bu insanların birkaç on katı zenci köleleri vardır. Peki nasıl olup da o zenci köleler kendi efendilerini öldürüp kaçmaya çalışmazlar? Bunu sağlamanın yolu çok basittir. Yaşça büyük ya da diğerlerini yönetme gücüne sahip olanları (fiziksel olarak daha güçlüleri mesela) yarı-özgür/özgür/kendini özgür sanan konumuna getirip, ellerine birazcık para sıkıştırıp yönetsel işleri yaptırırlar. Bu yolla onların diğer kölelere egemen olması sağlanır. Birçok durumda ellerine silah bile verilir. Onlar da daha alt düzeydekiler arasında kendilerine bilgi getiren, ayak işleri yapanları biraz rahat ettiriler.

Bu en alttakilere kadar ilerleyen bir mekanizmadır. En alttakiler bir üsttekinin elde ettiği özgürlükleri, konumu görür ve yukarı çıkabilmek için diğerlerini aynı şekilde ezmeye çalışır. Böylelikle mekanizma kurulmuş olur. Bunlar dışında davranıp, sahiplerine karşı ayaklanan köleleri diğerlerine örnek olacak şekilde öldürmek ya da cezalandırmak da son çözümdür.

Sanırım size tanıdık gelmiştir. CEO’lar, üst düzey yöneticiler, orta düzey yöneticiler, alt düzey müdürler, müdür yavruları, en alttakiler, terörle mücadele timleri, kara listeler vs. dersek herhalde daha anlaşılır olur.

3717695

Yani kariyer rüyasına kendini kaptırmak köle olmayı kabul etmek demektir. Elde bu tip o kadar örnek var ki… Mesela müdürler yönetsel işlerle uğraştıkları için bir süre sonra -bazı durumlarda birkaç yıl içinde- teknik yeterliliklerini kaybederler. Bir kere teknik yeterliliğinizi kaybettikten sonra o şirkete bağımlısınızdır. Çünkü piyasa müdürden çok çalışan aramaktadır -her on çalışana bir müdür-, siz teknik olarak yersiz olduğunuz için sizi alıp en alttakilerden de yapamazlar. Dolayısıyla şirketinizin politikasına kölece uymak zorundasınızdır ve böylece hiçbir konuya itiraz yapamaz hale gelirsiniz. İnsan at dediklerinde insan atarsınız, bu iş bitecek dediklerinde elemanlarınızı kölece çalıştırırsınız, dans et dediklerinde reveransın en kibarını siz vermek istersiniz. Yani kariyer yapan daha da köle olan demektir. Onların kurtulma şansı diğerlerinden çok daha az.
 
Mesela bir üçüncüsü şirket verimliliğinin düşmesidir. Özellikle Türkiye’de verimlilik üzerine yapılmış bilimsel çalışmalar son derece azdır. Verimlilik olarak endüstri mühendislerinin, insan kaynakları insancıklarının düşündükleri şey ineklerden daha fazla süt sağmadır. Rekabet halindeyken kaybedilen zamanlardan, aynı işin rekabetin getirdiği habersiz olma sebebiyle birkaç kere yapılmasından, birbirlerine verilmeyen bilgilerden dolayı oluşan zaman ve verim kaybından kimsenin bahsettiği yoktur. Kişilerin birbirleriyle rekabet ettirilmesi üzerine kurulu bir yönetim anlayışının nasıl verimsiz bir işletme anlayışı olduğu aslında tamamen gözle görülebilir haldedir. Buna rağmen neden rekabet ve kariyer tutkusu hala fiştikleniyor dersiniz? Nedeni basit: Böylelerini yönetmek daha kolay. Yukarıda anlatmaya çalıştık.
 
Dördüncüsü, rekabet ve kariyer hırsı sebebiyle yok olan hayatlar. Yaşanamamış, insan olmaya, insanca yaşamaya verilememiş vakit. Günümüzün en az 8 saatini geçirdiğimiz işyerleri rekabet ve kariyer hırsı sebebiyle bölünmüş ve bütün arkadaşlıklar ölmüş durumda. Bu aşamada gününün 12-14 saatini o nefret edilen rekabet ortamında geçiren bireyin gerçek yaşanmış bir hayatı olur mu?Kariyeristlere anlatılacak şeyler arttırılabilir. Aslında buna karşı neler yapılabileceğini öne çıkarmak en az zararlarını teşhir etmek kadar önemli.

IWW Istanbul • 28/07/2012


Previous Post

Next Post

Leave a Reply